DİĞER
Bu imgeyi yaratan şey de aslında iç içe geçmiş iki unsur: Mevcut siyasal düzenin Sabahattin Ali’yi dışlaması ve bu yüzden Sabahattin Ali’nin kendi kimliğinin tırpanlanıp yerine protez bir imgeyle sunulması ve piyasanın Sabahattin Ali’yi olduğu gibi okutmaya pek yanaşmaması
Orhan Koçak'ın geçen hafta K24'te yayınlanan “Karşılaştırmalı edebiyat burda niye olmuyo?” başlıklı yazısına cevaben...
Orhan Koçak, geçen hafta K24'te yayınlanan yazısında şairin düzyazılarını topladığım kitaba Şiiri Şiirle Ölçmek adını vermemi eleştiriyor. “Şiiri Şiirle Ölçmek” ifadesinin bana ait olmadığı, Cansever'in bir yazısının başlığı olduğu ortada...
Şimdi “bu topraklarda” hem Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf'unu hem de Balzac'ın Goriot Baba'sını okumuş binlerce kişi vardır. Ne var ki, ben bu iki romanın nerdeyse “özdeş” bitişini birbiriyle kıyaslayan herhangi bir yazı görmedim...
Atilla Birkiye: Maalesef bizde biyografi çalışmaları yok. Geçmiş hep siliniyor. Sabahattin Ali ve Nâzım gibi insanların geçmişleri siliniyor çünkü onlar resmî ideolojiye karşı ve adaletten yana...
Geçmişte olduğu gibi bugünkülerin de hukukla pek ilgisi yok. Neredeyse gazeteci ve yazarlara, çay getirenler de tutuklanacak. Haksızlıklar, anti-demokratik aşırı baskılar sürüyor. Dileyelim, âdalet yerini bulsun, güzel günlerimiz de olsun...
Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan'da anlattıkları ve kişilerin, “gerçek yaşam” ile kimi çevrelerce siyasî yıpratma amaçlı ilişkiler kurulunca, romanın algısının da günümüze kadar farklı geldiği pekâlâ söylenebilir
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık